Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Madem Türkiye tezli bir ülke haline gelecek, madem Türkiye Yüzyılı savı ile yola çıktık, o vakit eğitim öğretim süreçlerinde de biz kendimize ilişkin, kendi inşa ettiğimiz orijinal bir eğitim modeli ile sahaya çıkmalıyız.” dedi.
AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca parti genel merkezinde düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı’nda, “Eğitim ve Öğretimde Fırsat Eşitliği” konusunda sunum yapan Tekin, genel bütçeden 2002’de eğitime ayrılan 7,60’lık hissenin 2003’te 6,91’e düştüğünü, 2023’te bu oranın 9,74’e çıktığını, eğitim bütçesinin artmasının ülkelerin demokratikleştiğini göstermesi açısından kıymetli olduğunu söyledi.
Tekin, bugün vazife yapan 1 milyon 200 bin öğretmenden yaklaşık 800 bininin AK Parti periyodunda atandığını, 2002’de 43 bin olan okul sayısının şu an 74 bine ulaştığını ve 751 bin dersliğin bulunduğunu aktardı.
İlköğretimde 2002’de ortalama derslik başına 36, bu yıl prestijiyle da 23 öğrenci düştüğünü bildiren Tekin, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının da 28’den 16’ya indiğini anlattı.
Tekin, ortaöğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısının 30’dan 22’ye düştüğünü belirterek, “Bu sayıları ülkenin ismini kapatarak anlatsak, yani ’20 yılda derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı yarı yarıya azaltılmış dense, o ülkede eğitim ihtilali yapıldı’ diye eğitim bilimleri kitaplarında, eğitim fakültelerinde ders olarak okutulur. Lakin maalesef bu mevzuda yaptıklarımızı çok fazla anlatmakta başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz.” diye konuştu.
Bir eğitim öğretim döneminde 249 milyon kitabı öğrencilere dağıttıklarını hatırlatan Tekin, Fatih Projesi kapsamında halihazırda 12 bin 500’ü fiber olmak üzere 45 bin 580 okulun internet erişimine sahip olduğunu, bu okullarda da yüzde 83’e denk gelen 618 bin derslikte akıllı tahta bulunduğunu kaydetti.
28 ŞUBAT’I YAPANLAR, EĞİTİM İHALESİNİ FETÖ’YE VERDİ
Bakan Tekin, 2002 öncesinde “yasaklarla dolu” bir eğitim sisteminin bulunduğuna işaret ederek, başörtüsü, okulda namaz, kesintisiz eğitim ve ders kitaplarıyla ilgili “yüzlerce” yasak olduğunu anımsattı.
“Bugün mesleksel ve teknik eğitimde yaşadığımız dertlerin değerli bir kısmının sebebi 28 Şubat sürecinde yaşadıklarımız.” diyen Tekin, “28 Şubat’ı yapan şahıslar, bu manada yaptıkları işin eğitim ile ilgili ihalesini FETÖ’ye vermiş durumda idiler. 28 Şubat’a kadar FETÖ’nün okul ve dershane sayısını, 28 Şubat’tan sonra FETÖ’nün okul ve dershane sayısını kıyasladığımızda geometrik bir artış var.” sözlerini kullandı.
Bakan Tekin, çocukların ibadet alanlarıyla ilgili sıkıntıları konusunda yönetmelik değişikliği yaptıklarını ve 2014’ten itibaren isteyen öğrencilerin namaz kılabilmesi için okullarda “doğal aydınlatmalı ibadet alanı” açılması zaruriliği getirildiğini anımsatan Tekin, 2014’teki yönetmelik değişikliğiyle ortaöğretim kurumlarında öğrencilerin de başörtüsü takabilmesinin önünü açtıklarını hatırlattı.
Bakan Tekin, öğrenci ve öğretmenlerin cuma namazı kılmalarını da mümkün hale getirdiklerini, 2023’ün başında okul öncesi ilköğretim kurumları ile yatılı bölge okullarında uygun yerde mescit açılması zorunluluğunun yürürlüğe konulduğunu söyledi.
Azınlık okullarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Tekin, “Şu an Türkiye’de bu ülkenin vatandaşı olan azınlık mensubu rastgele bir vatandaşımız, istediği cinste eğitim almakta özgürdür. Şu an Türkiye’de Ermeni okulları, Musevi okulları ve Rum okulları kendi müfredatlarını uygulama özgürlüğüne sahiplerdir. Biz, birçok ülkede kendi okulumuzu açamazken kendi ülkemizde azınlıklarla ilgili her türlü özgürlükleri tanımış durumdayız.” dedi.
“KENDİ İNŞA ETTİĞİMİZ YESYENİ BİR EĞİTİM MODELİ İLE ALANA ÇIKMALIYIZ”
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ismiyle bir öğretim programı yayınladıklarını aktaran Bakan Tekin, her ülkenin memleketler arası ana parametrelerini alarak, bunun üzerine o ülkenin kendi toplumsal yapısını ve beklentilerini yerleştirerek, kendilerine has bir eğitim öğretim programı oluşturduğu değerlendirmesinde bulundu.
Tekin, “Madem Türkiye tezli bir ülke haline gelecek, madem Türkiye Yüzyılı savı ile yola çıktık, o vakit eğitim öğretim süreçlerinde de biz kendimize ilişkin, kendi inşa ettiğimiz yepisyeni bir eğitim modeli ile alana çıkmalıyız.” diye konuştu.
Bakan Tekin, OECD başta olmak üzere milletlerarası eğitimle ilgili temel parametreleri aldıklarını vurgulayarak, “Biz çocuklarımızın kıymetlerimize sahip çıkan faziletli birer birey olarak yetişmesini istiyoruz. Biz de programlarımıza bunu yerleştirdik ve ismine ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ dedik.” açıklamasında bulundu.
Bu modelin 2024-2025 eğitim öğretim yılının başından itibaren her kademenin birinci sınıfında uygulanmaya gireceğini belirten Tekin, şu bilgileri verdi:
“Bize has ve memleketler arası parametrelerin tamamının dikkate alındığı bir model. Merhamet, vatanseverlik, ahlak ve fazilet üzere kıymetlerimizin yerleştirildiği bir müfredat. Bu müfredata 26 dersle başladık. Öğrenci programları, ders notları tamamlandı. Öğretmen arkadaşlarımızla ilgili materyaller de kısmen tamamlandı, EBA’ya yükleniyor. Öğretmen arkadaşlarımız da yaz boyunca eğitildi. Bu yeni müfredatımızın bir farklılığı var, bahsettiğimiz kıymetler farklı bir ders olarak yok. Müfredatta, programlar içinde ya da derslere baktığınızda kıymetler eğitimi gibi bir dersi görmeyeceksiniz.”
Tekin, insan hakları, insanın insan üzerindeki hakları, tabiatın, hayvanların, etrafın, haklarının tamamının müfredatın içine tüm derslere yedirildiğini aktardı. Tekin, “Bizim müfredatımızda hiçbir ülkeyi, hiçbir ulusu, hiçbir milleti aşağılayan, ötekileştiren bir söze rastlamazsınız. Zira, biz bunları 2011 sonrasında müfredatımızda büsbütün ayıkladık.” dedi.
“DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKMA ŞUURUNU ÇOCUKLARIMIZA VERMEK İSTİYORUZ”
Türkiye’de 1 milyonun üzerinde yabancı konuk öğrenciye sağlıklı biçimde eğitim verdiklerini lisana getiren Tekin, “Bunlar bizim açımızdan kıymetli göstergeler. Biz, birçok milletlerarası toplantıya katılıyoruz. Çok uzağa gitmeye gerek yok, benim bugünlerde çok medyaya düşen bir tartışmam var, Fransız okulları. Türkiye’deki bahsi geçen, yasal desteği bulunmayan Fransız okullarının müfredatında, Osmanlı’nın Ermeni soykırımı yaptığına dair anlatımlar var. Bunlar, bizim açımızdan çok kıymetli göstergeler.” dedi.
Tekin, bir soru üzerine, mevcut müfredatta inkılap tarihi dersini değiştirerek, Cumhuriyet tarihine dönüştürdüklerini söyledi. Tekin, şöyle devam etti:
“Şu an inkılap tarihi dersimiz, Cumhuriyet tarihi dersine dönüşmüş durumda ve bunun içerisinde 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz da var. Münasebetiyle, bu demokrasiye sahip çıkma şuurunu çocuklarımıza vermek istiyoruz. Bunu biz bu türlü anlatınca CHP’den siyasetçiler karşı çıkıyorlar. Ben de çok doğal karşılıyorum, zira ben 27 Mayıs’a ‘darbe’ diyorum, onlar ‘devrim’ diyor. Hatta darbeden sonra hükümeti kuran devrin Başbakanı İsmet İnönü periyodunda Başbakanlık ‘Ak Devrim’ diye kitap basmış. Hasebiyle onların parametreleriyle bizimkisi çok farklı. Birebir şey laiklik için de geçerli. Mesela bizim programımıza tenkit yöneltiyorlar. Ben de çok açık yüreklilikle şunu söylüyorum. Ben programlarımızın dini inanç, ibadet hürriyetini garanti altına alması, insanların inançlarına hürmet gösterilmesi manasında bizim müfredatımız dört dörtlük bir müfredattır. Fakat Cumhuriyet Halk Partisi ile bağdaşması mümkün değildir bunun.”
Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışı ile kendilerininkinin farklı olduğu görüşünü lisana getiren Tekin, “1940’lı yıllarda Anadolu’nun her tarafında Kuran-ı Kerim okumanın yasaklandığı, mescitlerin ibadete kapatıldığı, ezanın özgün haliyle okunmadığı politikaları Cumhuriyet Halk Partisi hangi münasebet ile hayata geçirmiştir, laiklik başlığı altında hayata geçirmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Tekin, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Başörtüsüne özgürlük getiren maddeyi laiklik prensibine ters buldular. Onların laiklik anlayışı ile bizimki örtüşmez, mümkün değil. Tıpkı şey 2014 yılında yaptığımız başörtüsü, ibadet alanları ve misal hususlarla ilgili değişiklikleri de laiklik unsuruna karşıt buldukları için o yönetmelikleri Danıştay’a taşımışlardı. Münasebetiyle, bizim Cumhuriyet Halk Partisi ve benzerlerinin tanımladığı biçimde laiklik ya da darbe, vesayet konusunda onlarla kavramsal olarak birebir noktada uzlaşmadığımız için tenkit konusu oluyor. Lakin tasa etmeyin, laiklik de insan hakları da darbeler ve vesayet de çocuklarımıza çok sağlıklı bir halde verilecek.”
Kaynak: https://www.istiklal.com.tr/milli-egitim-bakani-tekin-bize-ait-yepyeni-bir-egitim-modeli
